Toprakana #60: Yol ayrımları
18 Aralık 2008

Bu haftaki programımızda Bahçeşehir Üniversitesi'nden iki konuğumuz var: BETAM (Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) Araştırma Görevlisi Barış Baykan ve üniversitenin AB Bölüm Başkanı Dr. Cengiz Aktar.

1- 12 Aralık tarihlerinde Polonya'nın Poznan kentinde gerçekleşen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi toplantısına (COP 14) toplam 186 ülke delegasyonu katıldı. Tüm ülkeler arasında sadece Türkiye ve ABD Çevre Bakanları mazeretleri sebebiyle görüşmelerde yer alamadılar. Alınan kararlar genelde çok tatminkar olmasa da Kopenhag öncesi tarafların Kyoto'ya oranla daha kararlı arayışlara yönlendiği gözlemlendi.

Küresel ekonomik kriz için yeni çözümler çevre kriterlerini dikkate alabilecek mi, yoksa "çaresizlik" çevre üzerine yeni felaketlerin hazırlık senaryosunu mu oluşturacak? Almanya liderinin son bir yıl içinde (haklı sebeplerle!) gösterdiği ani değişim göz önüne alınırsa, bu kez ekonomik kriz için yazılacak kurtuluş reçetelerinin çevre için yeni tehditler oluşturma ihtimalini de öngörmemiz gerekiyor.

Polonya'nın çevre konusunda tüm hassasiyetine rağmen, paradoksal olarak GDO'lu tohumların kullanımı konusunda AB ortalamasından çok daha toleranslı bir çizgide ilerlemesi ise oldukça düşündürücü. Türkiye'nin AB yolculuğu çalışmalarına bir model olarak kabul edersek, Polonya'nın (en azından bir yönüyle) endişe verici duruşunun sebeplerini daha çok irdelememiz gerekiyor. Şüphesiz, hükümetimizin (ve meclisteki muhalefetin) çevre konularında bugüne dek ortaya koyduğu performasın ve sebeplerinin doğru analiz edilmesi, bundan sonraki yol ayrımı niteliği taşıyan stratejilerin ulusal-katılımcı oluşumları için büyük önem taşıyacak.

Programda, Nükhet Duru'nun, değerli etnomüzikolog Gomidas'ın bir eserini icra etmek üzere 1932 yılında kurulan Surp Vartanants Korosu eşliğinde 2005 yılında seslendirdiği, sözleri Mehmet Teoman'a ait "Anılar" adlı parçasını konser kaydından dinleyeceğiz:

anılar
aklıma geldikçe bakarım geçmişe
nasıl o yıllar gelip geçmiş delice
anılar
sıra sıra benim karşımda
anılar aklıma geldikçe gülerim kendime
nasıl bir hayat yaşamışım
ben diye
anılar dizilmişler
şimdi hepsi yanımda
merak etmip
nasılım diye
anılar
size borcum yok artık anılar
en güzel yıllarımı verdim
hepinize hepinize
anılar
aklıma gelikçe şaşarım kendime
neler neler görmüşüm ben o günlerde
anılar koşuştular hepsi hesap peşinde
dikkatleri benim üstümde...


Gomidas kimdir?

Gomidas Vartabed (Soğomonyan) müzikolog, kompozitör, yönetmen ve pedagogdur. 1869 yılında Kütahya'da doğmuştur. Ermenistan'da Eçmiadzin'de Kevorkyan Ruhban Okulu'nda eğitim gördükten sonra Sahag Amaduni yönetiminde kilise müziğinin teori ve pratiğini incelemiştir. 1895'te rahip olarak takdis edilmiş ve adı Gomidas olarak değiştirilmiştir. Berlin R. Schmidt özel konservatuarı ve saray üniversitesinde eğitim görmüştür. Kompozisyon teorisi, müzik tarihi ve psikoloji eğitimi aldıktan sonra Alman müzisyenlerin oluşturduğu bir dörtlüde kendi düzenlediği Ermeni Halk şarkılarını sergilemiştir. İsveç, Paris ve Venedik'te birçok konser vermiştir. Eçmiadzin'e döndükten sonra "Anuş" adlı operayı bestelemiştir. Ermeni müzik tarihinde önemli bir yeri olan bu opera halen Ermenistan Devlet opera ve Balesi tarafından sergilenmekte, Ermeni Operası'nın başyapıtı olarak tanınmaktadır.

Gomidas, 1910'da İstanbul'a gelmiş ve iki yıl içerisinde, büyük bir gayretle "Kusan" isimli koroyu kurmuştur. Kısa zamanda sayısı 300'ü geçen üyesi ile Kusan Korosu, İstanbul'un en büyük ve başarılı korolarından olmuştur. Gomidas, İstanbul'da bulunduğu süre içerisinde Parseğ Ganaçyan, Mihran Tumacan, V. Sarkisyan, V. Sırvantsyan ve H. Semerciyan'a özel ders vermiştir. Bu isimler daha sonra "Gomidas'ın 5 öğrencileri" olarak anılarak, başarıları ile İstanbul Ermeni müziğine ve dünya müzik tarihine isimlerini yazdırmışlardır.

Kütahya, Bursa, Adapazarı, İzmir, Bahçecik, İskenderiye ve Kahire'de konserler düzenlemiştir. Gomidas, ünlü söz yazarı Mehmet Emin'e de besteler yapmış ve bunları seslendirmiştir. Beyazıt'taki Tük Ocağı Kültür Merkezi'nde korosu ile konserler ve Ermeni müiği ile ilgili konferanslar vermiştir.

1910 tarihinde Istanbul'a yerleşen Gomidas burada 300 kişilik "Kusan" korosunu kurmuştur. Ermeni tarihinde Medz Yeğern (Büyük Felaket) olarak adlandırılan sürecin başlangıç tarihinde, 24 Nisan 1915'te tutuklanan Ermeni aydınları arasında o da yer aldı. Tren ile Çankırı'ya gönderilen Gomidas, yakın arkadaşları şair Emin Yurdakul ve yazar Halide Edip'in de araya girmesiyle İstanbul'a geri gönderilmiştir. Ancak hassas bir kişiliğe sahip olan Gomidas, tutuklu bulunduğu sırada yaşadıklarının etkisinden kurtulamadı ve ruh sağlığı bozuldu. 1916 sonbaharında askeri hastaneye götürülen Gomidas, 1919 tarihinde Paris'teki Villejuif Akıl Hastanesine nakledildi. 22 Ekim 1935 tarihinde bu hastanede hayatını kaybeden Gomidas'ın külleri ertesi yıl Ermenistan'ın başkenti Yerevan'a gönderildi ve Pantheon'a gömülmüştür.

Çalışmalarının temel ögesini bilimsel çalışmalar ve derlemeler oluşturmaktadır. Ağızdan ağıza geçen dini şarkıları notaya dökerek kalıcılık kazandırmıştır. Kendi adını taşıyan Mess (Badarak – ayin şarkısı) halen Ermeni kiliselerinde seslendirilmektedir. İstanbul'da adına kurulan koro halen kilise korosu olarak faaliyetlerini sürdürmekte ve bu alanada en eski kilise korosu olma özelliğini taşımaktadır.

Dünya'nın en eski yaylı çalgılar dörtlüsü de Gomidas'ın adını taşımaktadır. 1932 yılında Moskova Konservatuarı'nda kurulan dörtlü 2001 yılında İstanbul'da, Fransız Kültür Merkezi'nde bir konser vermiştir.

Gomidas eserlerinde geleneksel kompozisyon metodlarından kararlılıkla ayrılmış ve evrensel çağdaş metodları kullanmıştır. Bu anlamda erkek acapella koro için düzenlenen romantik ve geniş soluklu Mess'i ile daima büyük dikkat çekmiştir.

Surp Vartanants Korosu, 1932 yılında sadece erkeklerden oluşan topluluk için A Capella olarak çok seslendirilen "Gomidas Mass" ayini icra etmek için kurulmuş olup, çalışmalarını 'barış ve özgürlük ortamında bireyler arasında sevginin paylaştırılarak büyüyeceğine, çok sesli koral müziğin insanları düşündürerek mutluluk ve huzura götüren ve kardeşliği pekiştiren ortak bir dil ve önemli bir etken olduğuna inanarak' sürdürmektedir.

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Toprakana #59: Gülümseyen bakışlar
11 Aralık 2008

Türkiye'de ilk çevre konulu sivil toplum kuruluşlarından olan Doğal Hayatı Koruma Derneği'ni ve sivil toplum hareketinin önemini Nergis Yazgan ile konuşacağız.

Özellikle Caretta Caretta'lar için sürdürülen kampanyaların turizm yatırımlarını ve mevzuatı etkileyecek kadar etkili olması, ülkemizin kaybolmakta olan birçok farklı değerine sahip çıkmamız için sivil toplumun gücüne ilişkin model nitelik taşıyor. Ancak herşeye rağmen çevreye sorumsuzca tavırlarını sürdürenlere rastlamak mümkün.

Programda Tanju Okan'dan bir parça dinliyoruz; "Hancı":

Gurbetten gelmişim yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Perdeleri ger yavaş yavaş

Garibim herşey bana yabancı
Dertliyim çekinme doldur hancı
Önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan der yavaş yavaş

Bende bir resmi var yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

İşte hancı ben her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim
Kaldır artık boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş


Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Toprak Ana #58: Gıdanın anlamı değişiyor mu?
4 Aralık 2008 Perşembe

Bu haftaki konuklarımız Mark ve eşi Evrim Decker. Almanya'dan 2.5 yıl önce Türkiye'ye gelen Mark Decker çiğ beslenmeye önem veren ve bu felsefe ile yaşamını yönlendiren bir aşçı.

Mark ve Evrim ile, yemek alışkanlıklarının "modern yaşam" pahasına ve kente göç ile ne şekilde değiştiğine örnekler verirken, geleneksel bilgi ve kültürlerin sisteme karşı duruşunu irdeleyeceğiz.

Programda, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Viyolonsel Sanatçısı Şinasi Çilden'in, farklı bir çokseslilik yaklaşımıyla düzenlemesini yaptığı ve öğrencisi Gazi Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Şebnem Orhan ile seslendirdiği "İki Çello bir Anadolu" albümüne kulak vereceğiz.

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Toprak Ana #57: Mantarlar
27 Kasım 2008 Perşembe

Toprak Ana programının bu haftaki konuğu mikolog (mantar uzmanı) Jilber Barutçuyan.

Biyolojik, ekonomik ve kültürel açılarıyla mantar ve mantarcılık önemli bir başlık. Jilber Barutçuyan ile Türkiye'nin zengin biyoçeşitliliğine paralel olarak doğada yetişen makro mantarları ve toplayıcısı olan bizlerin bazen ironik, ve bazen trajik durumunu irdeleyeceğiz. Ayrıca sevgili Barutçuyan'ın çeyrek asırlık bir tecrübe ile üzerinde çalıştığı kitabına değineceğiz.

Erişim için:
http://www.mantardostu.com

Programda Nazım Hikmet'in şiiiri üzerine, müziği Zülfü Livaneli'ne ait olan Karlı Kayın Ormanı'nı, Özdemir Erdoğan'ın yorumu ile dinliyoruz:

Karlı kayın ormanında
Yürüyorum geceleyin
Efkarlıyım, efkarlıyım
Elini ver nerde elin

Memleket mi yıldızlar mı
Gençliğim mi daha uzak
Kayınların arasında
Bir pencere sarı sıcak

Ben ordan geçerken biri
Amca dese gir içeri
Girip yerden selamlasa
Hane içindekileri

Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü
Ne ölümden korkmak ayıp
Ne de düşünmek ölümü

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.


Toprak Ana #56: Sürdürülebilir yaşam film festivali
20 Kasım 2008 Perşembe

Toprak Ana programının bu haftaki konukları Pınar Öncel ve Filiz Telek ile 26-28 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali hakkında konuşacağız.

25 Türk ve yabancı belgesel filme yer verilecek olan festival, İstanbul - Tepebaşı'nda, İtalyan Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Giriş ücretsiz. Özellikle sabah saatlerinde ilköğretim okulları ve liselerden de katılım bekleniyor. Üretim-tüketim döngülerini, dünyamızın bugününde yaşanan çevre sorunları ile ilişkilendirerek izleyiciye aktaracak filmler, büyük-küçük, hepimiz için iyi bir fırsat.

Festival hakkında detaylı bilgi için: www.surdurulebiliryasam.org

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Toprak Ana #55: Dönüşüm/değişim rüzgarlarında küçük çiftçilik
13 Kasım 2008 Perşembe

Toprak Ana programının 55. bölümünde konuğumuz Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden sevgili Koray Çalışkan ile son dönem içinde küçük çiftçiliğin farklılaşan anlamını ve gelişen bakış açılarını konuşuyoruz.
Yaşanan üçlü krize sebep olan insanın, yarınki dünyada yeniden şekillendirebileceği davranışları ve yaşamsal değerlerin sürdürülebilirliğinde, yükün yine altında kalan, küçük çiftçilerin toplumların geleceğinde olası duruşuna değiniyoruz.

Programda Müslüm Gürses'i dinliyoruz: "Hayat berbat"

Ah felek söyle bana ne yapmam gerek
Hayat berbat gel bu eli saymayalım
Ah felek söyle bana ölmem mi gerek
Hayat berbat biz yeniden başlayalım

Doğan pişman doğduğundan pes ettim bundan
Çekil hayatımdan
Git başımdan hayır öyle bela istemem

Doğan pişman doğduğundan ben bıktım bundan
Düş artık sırtımdan
Git başımdan felek böyle oyun olmaz olsun

Ah felek söyle bana ne yapmam gerek
Hayat berbat gel bu eli saymayalım
Ah felek söyle bana ölmem mi gerek
Hayat berbat al sırtımdan kamburunu
Biz yeniden başlayalım

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.


Toprak Ana # 54: Terra Madre 2008
6 Kasım 2008 Perşembe

Bu haftaki stüdyo konuklarımız Tangör Tan ve Behçet Gülas.

Ülkemizden yirmiye yakın katılımcının yer aldığı, 23 - 27 Ekim 2008 tarihlerinde İtalya'nın Torino kentinde Slow Food tarafından üçüncü kez düzenlenen uluslararası Terra Madre toplantılarını farklı yönleriyle konuşacağız programımızda.

Küresel üç farklı görünümlü krizin (finans, iklim değişikliği ve gıda) yakın zamanlı olarak etkisi altında kalan insanlığın özellikle gıda konusunda sürdürülebilir bir çözüm oluşturabilmesi hakkında bazı yorumları, son dönemin en renkli aktivistlerinden, Slow Food başkan yardımcısı Vandana Shiva'dan kendi ifadeleriyle dinleyeceğiz.

Programımızda Behçet Gülas'ın Torino'da yolculuğumuz sırasında otobüste seslendirdiği ve müziği kendisine ait olan "Gül Ektim" isimli, sözleri Hemşin yöresine ait türküsüne de kulak vereceğiz. 2003 yılında Volkan Konak bu türküyü çıkardığı ''Maranda'' adlı albümünde okumuştu:

Gül ektim bahçenize
Diken oldu dediler
Sevdiğim aramıza
Girdi kara kediler

Oyy sevdiğim nedir senden çektiğim
Ellerini yüzüne niye koydun sevdiğim

Yüreğimde yara var
Daha demem ki yar var
Öyle kırdın kalbimi
Şimdi yalvarda yalvar

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Toprak Ana #53: Doğa ve mutfak
30 Ekim 2008 Perşembe

Bu haftaki stüdyo konuğumuz Doğa Derneği’nden DicleTuba Kılıç ile, Anadolu’nun mutfak kültürü ve doğa ilişkisini irdeleyeceğiz. Doğa Derneği’nin doğal yaşam alanlarında sürdürdüğü projeleri, sosyal ve

kültürel değerlerle birlikte ele alması insan ve tabiat ilişkisinin sürdürülebilirliği açısından çok kıymetli.


Yörük olarak yüzyıllardır Elazığ,Tunceli ve Erzincan illeri içinde, bugünkü ekonomik sistem dışında kalmayı başarmış, Şavak aşireti’nin Erzincan tulumu üretimi her geçen gün daha zor koşullara sürükleniyor. Sazlık alanda koyuncuların, turna kuşlarının ve sadece bölgenin mineralli sularında yetişen Erzincan Suotu her birlikte barış ve huzur içinde yaşamını sürdürmesine nasıl katkı sağlayabiliriz? Biyoçeşitlilik üzerindeki mevcut tehditlerin, insan ve kültür ilişkilerindeki erozyonun da asıl sebepleri olduğunu programımızda nedenleriyle konuşacağız.


Programımızda bir Ege türküsü çalacağız: Zeytin yağlı


Basma da fistan giyemem aman.
Senin gibi cahile,
Ben efendim diyemem aman.

Kaldım Domaniç dağlarında,
Sevgili yarim nerelerde.

Kara üzüm asması,
Yeşil olur yazması.
Ben yarimdan ayrılmam,
Kara yazı yazması.

Kaldım Domaniç dağlarında,
Sevgili yarim nerelerde.

Asmadan üzüm aldım,
Sapını uzun aldım.
Verin benim yarimi,
Annemden izin aldım.

Kaldım Domaniç dağlarında,
Sevgili yarim nerelerde.


Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Toprak Ana #52: Tohum ağı
23 Ekim 2008 Perşembe

Bu haftaki stüdyo konuklarımız Emanetçiler Derneği'nden Tracy Lord ve Arif Şen.

UNDP - GEF (Küresel Çevre Fonu), SGP (Küçük Fon Programı) desteğinde iki yılı aşkın süredir Balıkesir'in İvrindi, Savaştepe, Balya ve Havran bölgelerinin 22 köyünün katılımıyla yürütülen projenin devamında, Emanetçiler Derneği ile Türkiye'nin tohum ağı ve geleneksel çiftçilik eğitimi üzerine başlatılacak projeleri üzerine konuşacağız.

5553 sayılı tohumculuk yasası sonrası özellikle yerel (geleneksel) tohumların "kullanım hakkı" meselesinde, Türkiye'de olduğu gibi tüm dünyada gelişen endişelere değineceğiz.Ülkemizde toplumsal katılımın, yerel tohumların korunması ve geleceği açısından büyük değeri var. Emanetçiler Derneği'nin önümüzdeki dönem gerçekleşecek projesine, sadece sivil toplum kuruluşlarının değil, konuya hassasiyet gösteren tüm vatandaşların destek vermesi ulusal gıda egemenliği ve biyoçeşitlilik değerleri açısından büyük önem taşıyor.

Konuya paralel olarak, Tracy Lord'un 10-12 Ekim tarihlerinde İtalya'nın Ascoli Piceno şehrinde katıldığı ve çeşitli ülkelerde sürdürülen tohum ağları toplantısından izlenimlerini dinleyeceğiz.

Programımızda bir Ege türküsü çalacağız: Kütahya'nın pınarları

Kütahya'nın pınarları akışır
Zaptiyeler kol kol olmuş bakışır
Asalı'ya mavi şalvar yakışır

Aman aman Vehbi böyle şöyle olur mu?
Haydi ben ölürsem dünya sana kalır mı?

Salim geldi musallaya dayandı
Kar beyaz teni al kanlara boyandı
Seni vuran oğlan nasıl dayandı?

Aman aman Vehbi böyle şöyle olur mu?
Haydi ben ölürsem dünya sana kalır mı?


Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Program # 51: Toprak Ana ve Çocuk
16 Ekim 2008 Perşembe

Bu haftaki stüdyo konuğumuz sevgili Başak Kerimoğlu ile özellikle okul öncesi çağda, kentte yaşayan çocukların eğitiminde toprak, doğa, çevre değerlerine toplumsal bakış açılarımızı sorgulayacağız. Çocuğun akademik kariyer endişelerinde yaşam boyu sürecek bir yarışa hazırlandığı eğitim sistemini farklı örneklerle irdeleyeceğiz. Vasili Suhomlinski'nin (*) "Eğitim Üzerine" adlı kitabından (Sorun Yayınları) hepimizi ilgilendiren bölümler okuyacağız.

(*) Vasili Suhomlinski Ukrayna´nın Pavliş köyü yakınlarında, marangoz bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Onyedi yaşında doğduğu köyde öğretmen olarak çalışmaya başladı. 2. Dünya Savaşı'na katıldı. Savaş sırasında karısı ve çocuğu Nazi´lerce öldürüldü. Kendisi de Moskova yakınlarındaki çarpışmalarda yaralandı. Ukrayna'nın işgalden kurtarılmasından sonra yeniden öğretmenliğe döndü. İlk yıllardan başlayarak eğitim üzerine olan teorilerini geliştirmeye başladı. 1947´de Pavliş köyündeki okulun yöneticiliğine getirildi. Pedagoji Bilimler Akademisi Muhabere Üyesi seçildi. Göğüsündeki şarapnel parçalarının etkisiyle yirmi yıl rahatsızlık çeken Suhomlinski, 1970´de öldü. Okul Çocukları Arasında Kollektif Ruhu Geliştirme, Çalışmaya Karşı Sosyalist Tavrın Geliştirme, Okul Çocuğunun İç Dünyası sovyet Okullarında Kişiliğin Biçimlenmesi adlı araştırmalarında düşüncelerini bir eğitim teorisi içinde ortaya koydu. 1969´da Pavliş Okulu´nu kaleme aldı. Aynı yıl Kalbimi Çocuklara Verdim adlı monografi yayınlandı. Ölümünden bir ay sonra da Bir Yurttaşın Doğuşu basıldı.

Programımızda Sabahat Akkiraz'dan bir Maraş türküsü dinleyeceğiz; "Methiye":

İdris Terzilliği İcat Etmeden,
Endazeden Geçti Boyumuz Bizim,
Yaradılıp Nur-U Hakka Varmadan,
Binbir Mazhar Oldu Soyumuz Bizim.

Halımızdır İşte Bizim Birimiz.
Kırk Yıl Münkür Yusa Gitmez Kirimiz,
Canından Pak Eder Bizi Pirimiz,
Mındar Ölmek Değil Huyumuz Bizim

Vega-I Alemde Pire Bağlıyız,
Birdir İkrarımız Bire Bağlıyız,
Elesti Deminde Pınara Bağlıyız.
Bir Derya Bulatmaz Çayımız Bizim.

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Yayın yok.
Yayın yok.